Atatürk'ün Özet Hayatı


1881’de Selanik’te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi’dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi, Selanik Askeri İdadisi, Harp Okulu ve Harp Akademisi’ne gitti. 1893 yılında Askeri Rüştiye’de okurken matematik öğretmeni tarafından adına “Kemal” ilave edilerek Mustafa Kemal adını aldı.
  • İzleyiciler

    Popüler Yayınlar

    Blog Arşivi

Sivas Kongresi ve Önemi (4-11 Eylül 1919)

|
Sivas Kongresi ve Önemi (4-11 Eylül 1919)
Mustafa Kemal, 29 Ağustos’ta Erzurum’dan ayrılarak 2 Eylül 1919’da Sivas’a geldi. Sivas’a gelişindeki coşkulu karşılama, Milli Mücadele’nin halka dayandığını göstermesi yönünden önemlidir.
Kongre öncesinde, Erzurum Kongresi’nde olduğu gibi İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri, kongrenin toplanmasını önlemek için çeşitli girişimlerde bulundular. Elazığ Valisi Ali Galip’in kongreyi basıp Mustafa Kemal’i tutuklayacağı konusunda söylentiler yayıp Sivas Valisine gözdağı vermek istediler. Ancak kongrenin toplanmasına engel olamadılar.
4 Eylül 1919 günü toplanan Sivas Kongresi’ne Erzurum Kongresi’nde seçilen beş temsil heyeti üyesi ile on bir ilden gelen otuz sekiz temsilci katılmıştır. Kongrenin ilk günü, Mustafa Kemal’in kongre başkanlığına getirilmemesi için bazı temsilciler çeşitli engellemelerde bulundularsa da yapılan gizli oylama sonucunda başkanlığa Mustafa Kemal seçildi.
Kongrede Erzurum Kongresi kararları aynen kabul edildi. Anadolu ve Rumeli’de kurulmuş olan bütün müdafaa-i hukuk cemiyetleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında tek bir cemiyet haline getirildi. Bundaki amaç, Milli Mücadele’yi tek elden yönetmek ve ülkeyi düşman işgalinden bir an önce kurtarmaktı.
Kongrede tartışılan en önemli konu, güçlü bir devletin mandasına sığınmak isteği olmuştur. Manda, devletler hukukunda, kendisini yönetemeyen bir ülkeyi yönetmek üzere Milletler Cemiyeti’nin bir devlete o ülkeyi yönetme yetkisi vermesi anlamına gelir. ABD Başkanı Wilson, yayımladığı ilkeleri ile, savaşın sonunda, galip devletlerin, yenilgiye uğrayan devletlerden toprak talebinde bulunmayacaklarını ifade etmiştir. Bu ilkeyi görünüşte çiğnemek istemeyen İtilaf Devletleri, bazı ulusların, savaştan sonra kurulmuş olan Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) tarafından yönetilmesini ileri sürdüler. Milletler Cemiyeti bu yönetme işini doğrudan kendisi yapamayacağından, büyük bir devleti bu işi yapmakla görevlendirecekti.
Kongreye katılan üyelerden bazıları, mandanın kabulünü ve ABD’nin mandater devlet seçilmesini istemekteydiler. Kuvay-ı Milliye hareketinin ise kuruluş gerekçesine ve amacına uygun olmayan bu tutumu kabul etmesi mümkün değildi.
Kongrede seçilen Temsil Heyeti, vatanın bütününü temsil etmek yetkisine sahip kılındı. Milletçe savunma ve direnme esası kabul edildi. Vatanın herhangi bir parçası İstanbul Hükümeti tarafından korunamadığı zaman geçici bir hükümet kurularak idarenin millet adına ele alınacağı kararlaştırıldı. Misak-ı Milli esasları belirlenerek İstanbul Hükümetinden Mebusan Meclisinin bir an önce toplanmasını sağlaması istendi.
Kongrede, Temsil Heyeti başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Temsil Heyeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile kurtuluş mücadelesini yürütecek, Mebuslar Meclisinin bir an önce toplanması için çalışacaktı.
Sivas Kongresi’nin Önemi
Sivas Kongresi, Anadolu’da TBMM’nin kuruluşunu hazırlayan gelişmeleri hızlandıran bir kongre olması yönüyle önem taşımaktadır. Kongre, Ali Fuat (Cebesoy) Paşayı, Batı Anadolu Kuvay-ı Milliye Komutanlığına tayin etmekle, aynı zamanda yürütme yetkisine sahip olduğunu gösterdi. Ayrıca, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Osmanlı hükümetince kabul edilmiş olan uygulama şeklini de reddetmiş ve yabancıların işgallerine karşı direneceğini ilan etmişti.
Sivas Kongresi, çalışmalarını ayrı ayrı sürdüren müdafaa-i hukuk cemiyetlerini  Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirdi. Manda isteğini kesinlikle reddetti. İşgallere karşı çıkılması ve direnilmesi kararını aldı.
Mustafa Kemal, Sivas Kongresi’nden bir hafta sonra Sivas’a gelen Amerikalı General Harbord (Harbıd) la yaptığı konuşmada yeni Türk devleti kurmak arzusunu ve amacını; “Her şeye rağmen yurdumuzu kurtarmak, özgür ve uygar bir Türk Devleti kurmak, insan gibi yaşayabilmek için yapacağım bunu…” sözüyle belirtmişti.

0 yorum: